ADRİYATİK GÜNLÜKLERİ – ARNAVUTLUK – SARANDE
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
ADRİYATİK GÜNLÜKLERİ 23-24 MAYIS 2014
Sabah 07.00 de kalkıp toplanıyorum.
Bugün Korfu’dan ayrılıyorum. Arnavutluk’a geçeceğim.
Ekibin gerisi daha sonra gelecek. Bunun nedeni, Onlar Yunanistan’ dan çıkış yapmayacaklar. Vize problemleri olmadığı için buna gerek duymuyorlar. Teknenin giriş çıkış yapması için ayrıca bir para ödemek istemiyoruz.
Sevgilimle birlikte, Korfu’nun merkezinden bir otobüse binerek, feribotun kalkacağı limana geliyoruz. Otobüs bileti 4,20 €.
Bu arada otobüs beklerken fırından taze çıkmış börek ( 2 € ) ve içecek ( 12,5 € )alıyorum
Korfu’ da otobüs duraklarında, her şey açık açık belirtilmiş. Duraktan geçen otobüslerin saatleri, gittikleri yöndeki durak isimleri, kaç durak sonra inecekseniz bilet için ne miktar para ödemeniz gerektiği belli.
Korfu’dan Arnavutluk’un SARANDE isimli bir liman şehrine geçeceğim. Bu seyahati de ferryboat dedikleri küçücük deniz otobüsleri ile yapacağım. Bilet 19 €. Yol yarım saat sürüyor.
Böylelikle 20 günlük vizemden tasarruf yapmış olacağım. Zaten şu ana kadar 15 gününü harcamış oldum bile.
Arnavutluk ve daha sonra uğrayacağımız Montenegro’da vize istenmiyor. Son kalan 5 günümü de Hırvatistan da kullanmayı düşünüyorum.
Bu arada sakın benim gibi yanılıp ta Yunanistan’dan vize almayın. Vize işini o kadar paraya dökmüşler ki, tekrar para alabilmek için kısa süreli vizeler veriyorlar.
Neyse küçük bir el çantası ile ( arkadan gelecekler ama, bir terslik olursa diye bir çanta hazırlamıştım) Sarande’ ye ulaşıyorum.
Rıhtıma ayak bastığınız andan itibaren gürültü başlıyor. Tur şirketleri, taksiciler, otel sahipleri sizi kapmak için hep bir ağızdan konuşup, broşürler uzatıyorlar.
Yürüyerek giriş yapmak üzere gümrüğe gittim. Türk olmanın faydası. Ayrı bir kuyruktayım. Zaten gümrük denilen yer bir salon, iki pencere. Free shop falan yok. Pasaportuma damga basılıyor, artık Arnavutluk’tayım. Sahilde biraz yürüyerek oturulacak bir yer aradım.
Sonunda Otel Royal diye bir yerde karar kıldım. Yanımda dolar ve € dışında para yok. Otelin terasına geçip oturuyorum. € kullanabileceğimi öğrendikten sonra kahve ve su söyledim.2 € tuttu.
Oturduğum yerden bizimkilerin gelişlerini görebileceğim.
Kumsalda insanlar çöp topluyorlar. Okul çocukları ellerinde poşetler, başlarında öğretmenleri, sahili temizliyorlar.
Saat 12.30 gibi bizimkiler de geldi. Onlar sanki direkt olarak Türkiye’ den geliyorlar gibi giriş yaptılar.
Para bozdurmak için bir banka bulduk.
1 € = 137 Lek
Karnımız acıktığından, çarşı içinde dolaşıp, yemek yenecek bir yer aradık. Bir pazar yerine rastladık ve alışveriş yaptık. Kabak 100 Lek, kurabiye 250 Lek ( çok kötüydü), 3 paket sigara 700 Lek, yoğurt 650 Lek, dondurma 280 Lek.
Yemek yediğimiz yerdeki garson kız Türkçe biliyordu. Porsiyonlar inanılmazdı. Bitiremedik bile. Yemek için 2 kişi 2250 Lek ödedik.
Sevgilim saçını kestirmek için berbere gitti. 400 Lek. Burada berberlerde saç yıkama adeti yokmuş.
Arnavutluk’da ki ilk izlenimlerimiz her tarafın beton yığını olması.
Her yer dilencilerle dolu. Üstünüze saldırıyorlar, sürekli dokunmaya çalışıyorlar. Her yer sefalet. Bir de buranın çok güzel olduğundan bahsediyorlar.
Beyaz pantolon ve lacivert bir bluzla, moda dergilerinden fırlamış gibi kaldım aralarında.
Yemekten sonra tekneye döndük.
Marina yöneticisi olduğunu belirten Basri Bey bize hemen cami tarif etmeye geldi. Marina kirası adı altında 60 € istedi. Karşılığında ne elektrik var, ne de su.
Burada kalmamaya karar verdik ve ayrıldık Sarande’den. Akşam üzeri PALERMO’ya geldik.
Çok güzel bir koydayız. Etrafta balık çiftlikleri var. Gece burada kaldık.
Bu arada ben teknede kaçak yolcu durumundayım. Tekrar tekne yolcusu olmam gerekiyor.
Sabah denize girdikten sonra Palermo’ dan ayrıldık, 13.30 gibi SİLANO limanına geldik. Marina diye bir şey yok. Deniz polisi geldi hemen. “Orada durmayın, buraya demirlemeyin ” diye söyleniyor.
19.00 gibi tekrar yola çıktık. Gidebileceğimiz kadar yol gideceğiz.
Şu ana kadar Arnavutluk’ ta görülecek hiç bir şey yok. Bizim 1970 ler Anadolu’su gibi. Deniz kötü, su bulanık.
Gece bir koya girdik, demirledik. Tekneye tutulan projektörler ve anons sesleri ile uyandık. Panik halinde dışarı çıktığımızda sahil güvenlik ile karşılaştık. ” Burada duramazsınız” diyorlar.
Pekala yola devam.
Siz istemezseniz, biz sizi hiç istemeyiz.
Bu arada saatleri 1 saat geri aldık.