AHŞAP ÇİTLERİN BOYANMASI
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Sabah Ayvalık’ tan alışveriş yapıp Kozak’ a doğru yola çıktık. Ayvalık-bizim arazi arası tam 47 km.
Gelip arazimize yerleştik. Her şey bıraktığımız gibi. Nazar boncuğumuz bile duruyor. Bishop etrafta keşfe çıktı bile.
Komşu bahçelerden sebze topladık. Kendi ağacımızdan ise narları.
Sabah ahşap çitleri boyamak için Usta, karısı ve oğlu ile beraber geldi.
Boya başladı.
Önce tahta perdelerin, önlü arkalı, ( böceklenmeyi önlemek için) çamaşır suyu ile fırçalanması gerekiyor. Bu işi ustanın karısı yapıyor. Sonra üzerine boya sürülüyor.
Ahşaplarda eksiklerimiz var. Taş duvarında sonunda biraz boşluk var, tamamlanması gerek.
2.5 saatte ancak 11 tane boyanabildi. Bu şekilde devam edersek bu işin tamamlanması çok uzun sürecek.
Ertesi gün Bergama’ ya inip eksik olan ahşapları, yedek boya ve işleri hızlandırmak için boya tabancası alıyoruz.
Bu boya, dış cephede kullanmak için. Sürüldüğü zaman, adeta zift gibi ahşabın üzerini kaplıyor. Yağmur ve diğer şartlardan etkilenmiyor.
Boya tabancasına da 285.- ödüyoruz.
Artık her şey tamam. Bu işi bitirmek için malzeme,ruh ve beden olarak hazırız.
Ve günler boya yapmak, duvar örmek, eksik çitleri tamamlamak, odun kesmek, yemek yapmak arasında akmaya başlıyor.
Bu arada bir şey öğrendik. Kozak’ ta çam fıstıklarını ateşte kavuruyorlar ve çayın içine atıyorlar. Buna da cilveli çay diyorlar. Tadı oldukça ilginç. İstanbul’ da kilosu 200.- olan fıstığın, burada bu kadar bol olması nedeni ile her şeye katıyorlar bence.
15 günün sonunda, 175 metre boyunca uzanan çitlerin boyanması bitti. Doğrusu güzel oldu bence. Ne dersiniz?
Her şey tamamlandığına göre, artık eve dönme zamanı. Girişteki ana kapıyı ise, evimizi yaptıktan sonra takacağız.
İstanbul’ a dönerken bir arkadaşımıza uğruyoruz.
Sevgili Ayşe bizi çok güzel ağırlıyor. Yaptığı bamya turşusunun tadı damağımızda kalıyor. Bizi uğurlarken yanımıza nefis salçalarından da vermeyi unutmuyor.