Hadi Kahvaltıyı Bahçede Yapalım

Bu hafta dekorasyon ile ilgili bir yazı yazmak yerine, biraz içinizi ısıtmak istedim.

Biliyorsunuz havalar artık iyice  soğudu, kış geldi bile. Ama 15-20 gün öncesine kadar hala sıcaktı.
Ben açıkçası çok sıcağı sevmem. Bizim yatak odamızın camı yaz kış açıktır. Soğukta uyumayı severim. Sıcacık yorganın arasından, temiz hava solumak isterim. Sevgilim de alıştı artık. Başlarda üşüyorum falan dediyse de , artık O da benim gibi sıcakta uyumaktan rahatsız oluyor.

Yanlış anlamayın, çok sıcağı sevmem dediysem de güneşi severim. Güneşi tenimde hissetmek, her zaman kendimi mutlu hissetmemi sağlar.
Bu yüzden ne zaman güneş bulutların arasından azıcık yüzünü gösterse, hemen açık havaya  çıkmak isterim.

Geçenlerde  yine böyle güneşli bir gün yakaladım. Gözümü yatağa vuran güneş ışıkları ile açtım.

“Kahvaltıyı bahçede edelim” diye fırladım yataktan.

Sonbahar geldi diye bahçeyi toplamıştık artık. Koltuklar üst üste konmuş, minderler toplanmıştı çoktan.
Ama böyle bir şey beni asla durduramazdı. Evdeki tüm mırın kırın edişlere kulaklarımı tıkadım.

 Önce yemek masasını, bahçenin en güneş gören yerine taşıdık.

 

Sonra yıkayıp kaldırdığımız minderlere geldi sıra.

Bu konuda biraz tembellik ettik açıkçası. Daha doğrusu, sevgilim, birazdan güneş çekilince içeri kaçmak zorunda kalacağımız bu kısıtlı süre içinde, bu kadar geniş çaplı bir operasyon düzenlemeyi reddetti. Bu yüzden de büyük koltuğun minderlerini çıkarmak yerine, sandalye minderleri ile yetinmek zorunda kaldık.

                             

                       Yemek yerken keyfimiz, eksik kalmasın diye gazeteler  ve taze ekmekler alındı.

 

Sonra hevesle mutfağa koştuk.
Hemen hazırlığa giriştik. Peynirler, domatesler, biberler, zeytinler, reçeller tabaklara yerleştirildi. Yanına maydanoz, tere gibi yeşillikler yıkandı.

Çay ateşe kondu. Bol yumurtalı, maydanozlu bir omlet için, tava ocağa yerleştirildi.

                   

Bu güzel güneşli günde keyifli bir kahvaltı yapmak için her şey hazırdı artık. 

                                 

 

Aslında mutlu olmak ne kadar basit değil mi?

Yalnızca, biraz heves, biraz özen, biraz istek. 
En basit bir kahvaltı masasının hazırlanması ve açık havada ailece edilecek bir kahvaltı bile insanı mutlu etmeye yetiyor.
 En azından beni fazlasıyla mutlu ediyor.

Not: Gerçekte, bu keyfimiz 2 saat kadar sürebildi. Üşüyünce önce kazakları giydik, ardından içeri kaçmak zorunda kaldık. Ama bu bile harikaydı.

 

 

 

 

 

E-bültene Abone Ol Merak etmeyin. Spam yapmayacağız.

Yazar

Gönül Gökalp

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Login for fast comment.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

No More Posts

Register

OR

Do you already have an account? Login

Login

OR

Do not you have an account yet? Register

close

Bültene Kayıt Ol

About Us

Lorem Ipsum is simply dummy text of the printing and typesetting industry. Lorem Ipsum has been the industry’s standard dummy text ever since the 1500s, when an unknown printer took a galley of type and scrambled it to make a type specimen book.

It has survived not only five centuries, but also the leap into electronic typesetting, remaining essentially unchanged.