İZMİR – ALAÇATI
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Daha önce Alaçatı’ ya hiç gelmemiştim.
Son zamanlarda bu kadar popüler olmasını da hiç anlayamıyordum. Görelim bakalım dedik.
Alaçatı genel olarak piyasa yapma yeri olarak gözüküyor. Ama kendi içinde ikiye ayrılıyor.
Eski ve yeni Alaçatı olarak. Bir tarafta spor – sörf yaparak piyasa yapma, diğer tarafta giyinip – kuşanıp piyasa yapma yer alıyor.
Evet binalar çok hoş, çok güzel restore edilmiş. Ne tarafa baksanız güzel bir atmosfer yakalıyorsunuz.
Liman tarafına yukarıdan bakış. Burada binalar genellikle yeni yapılmış. Yollarda sağlı sollu villalar göze çarpıyor.
Eski köyün olduğu tarafta ise, doku hemen farklılaşıyor. Binaların çoğunu , her yerde olduğu gibi İstanbullular restore ettirmiş. Genellikle otel olarak kullanılıyor. Burada gördüğüm kadar oteli hiç bir yerde görmedim.
Girişte bir otoparka karavanı park ediyoruz. Otopark parası olarak 10 ₺ ödüyoruz. Daha sezon açılmadığı için fiyatlar uçmamış. Sonra Alaçatı sokaklarında turlamaya başlıyoruz.
Bir arkadaşımızın oğlunun, kız arkadaşı ile birlikte iki sene boyunca işlettiği Nüans Oteli buluyoruz.
Her yer çok hoş. Kaldırımlar, evler.
Arnavut kaldırımı taşları ile döşeli sokaklar topuklu ayakkabılarla yürümeye çalışan kadınlar dolu…..
Bishop için su molası veriyoruz. Mola sırası bizde. Gelip geçenleri seyredebileceğimiz bir yere oturuyoruz.
Kahve ve bira için 42 ₺ hesap ödüyoruz.
Karavana dönerken midye dolma alıyoruz. Bayılırım midye dolmasına.. Çok da güzel gözüküyordu.
Alaçatı’yı bu kadar görmek yeter diyoruz.
Evet güzel ama, kafelerde oturmak ve salınarak gezmek dışında yapacak bir şey yok.
Tekrar yola çıkıyoruz.