O MEKANDA YAŞAMAK
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Gün çoktan başladı. Sevgilim, yüzüne düşen güneş ışığı ile yarı uykulu oyunlar oynarken, ben kahvaltıyı hazırlıyorum… Fazla bir şey değil canım, her gün taze taze gelen köy ekmeğinin yanına, biraz kırma zeytin, beyaz peynir. Alp’in Dalaman’dan gönderdiği nefis çam balı. İzmir tulumunu da, yumurtayı da pazardaki adamımdan alıyorum, isteyene temin ederim 🙂 Çeri domates, taze nane, maydanoz ve fesleğen saksıdan. Yahu hiç mi markete gitmiyorsun, diyenler için birkaç dilim füme hindi ekleyeyim bari, olsun bitsin. Çay da demlendi… Gönül’ü uyandırma vakti.
Hep kocaman gülümseyerek uyanır benim sevgilim. Varsa bile bir gün öncesinin derdi tasası, o gün başka bir gündür onun için, besbelli. Komiktir sabahları, en sıkı esprileri ilk beş dakika içinde gelir. Ona hayatı boyunca yakıştırılan birçok sıfatın yanında, onu ‘’komik’’ olarak adlandıran tek adamın, ben olduğumu söyler ve benim de güne gülümseyerek başlamamı sağlar.
Gönül’ün çok mutlu olduğunu hissediyorum burada. Onun için yaşadığı mekanın estetiği çok önemli. Kendi ellerimizle yaptık, dekore ettik burayı. Her bir objeyi kendine has tarzı ve özeni ile seçti. Perdesinden çarşafına, çatalından mumluğuna, her şey onun ince zevkini yansıtıyor.
Kahvaltıdan sonra biraz yürüyüş yapacağız. Emekli olduktan sonra gündelik işlerimiz daha esnek hale geldi. Kahvaltı sonrası yarım saatte olsa yürümek çok iyi oluyor. Sonrasında, misafir banyosunun musluğuna bakacağım. Damlatıyordu dünden beri. Akşam dostlarımız ziyarete gelecek, düzgün çalışsın isterim. Gönül de kitabı ile meşgul olacak akşamüstüne kadar. Yayınevinden sıkıştırıyorlar. Valla ne yalan söyleyeyim bir sayfa bile okutmadı daha bana, büyüsü kaçar diyor. Ama daktilosunun üzerinden ara sıra attığı kaçamak ve memnun bakışlarda hissediyorum iyi bir iş çıkardığını.
…Saat beş, neredeyse gelirler. Akşam için mezeler hazır, rakı buzlukta. Balıkları dönünce halledeceğim. Ben küçük bot ile giderken dostları karşılamaya, gönül her zamanki alışkanlığı ile ‘’dikkatli ol’’ diyor. Çalıştırıyorum motoru ve çeviriyorum botun burnunu limana doğru…
Ha ha ha ilahi siz. Anadoluhisarı’ndaki evimizi mi anlatıyorum sandınız yoksa. Hayır canım, Göcek’te, Bedri Rahmi koyundayız. Teknede.
‘’Ev seçmek, yaşam biçimini seçmektir’’ çok doğru bir gözlem. Ancak seçtiğimiz mekanı ‘’ yuva ‘’ haline getiren, mutluluk veren şey, sevgimiz, paylaştığımız dostlarımız ve içinde yaşadıklarımızdır diye düşünüyorum.
Dekorasyon benim işim değil. Ben yaşamın ‘’kendisi’’ ile ilgileniyorum.
Sağlıcakla kalın