OYLAT MAĞARASI
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
[vc_row][vc_column][vc_column_text]İstanbul’ dan 11.30 gibi yola çıktık. 13.00 Pendik-Yalova feribotuna binme niyetindeyiz. İskeleye geldiğimizde feribotun arızalı olduğu söylendi, gelenleri Osmangazi köprüsüne yönlendiriyorlar!!!!!
Biz ise Eskihisar’ a gitmeye karar verdik. Burada da HGS miz okunmadı ne hikmetse. Bu durum son zamanlarda sıklıkla başımıza gelmeye başladı.!!!! Neyse 55.- ödeyip yolumuza devam ettik.
Topçular, Çiftlikköy üzerinden Yalova’ ya varıyoruz. Yolda tüm çocukluğumun yazlarının geçtiği Etibank kampının önünden geçiyoruz. Terk edilmiş ve kaderine bırakılmış durumda ne yazık ki.
Gemlik Köfteci Yusuf’ ta yemek molası verdik. Servisleri hala çok hızlı. Köfte, patates kızartması ve yoğurttan ibaret yemeğimizi yiyoruz ve yanımıza 4 adette ekmek kadayıfı alıyoruz. Ne yazık ki tatlıyı kilo ile satmıyorlar, porsiyon hesabı veriyorlar. Kaymak farkı ise 3.- Toplamda 78.- ödedik.
Bu arada amblem-logoları dikkatimi çekiyor. Ne anlama geliyor acaba?
Hızlı bir şekilde Özdilek’ i turluyorum. Mustafa Kemal kitabını 31.- liraya satıyorlar, hoşuma gitti bu durum.
Ankara- Bilecik otobanına girdik, Iğdır tünelinden geçtik, her taraf yemyeşil durumda.
Nereye mi gidiyoruz? İnegöl’ e. Oylat Mağarası‘ nı görmeye.
Yolda Hilmiye Köyünden geçiyoruz.
Hilmiye bir Gürcü köyü. Köyde yaşayanlar Batum göçmeni .
Köy bir vadinin ortasında kurulu olduğundan yerleşim ancak ortadaki alana yapılabiliyor. Bu yüzden Türkiye’ nin en uzun köyü olarak biliniyor.
Ne yazık ki Hilmiye köyündeki orjinal doku bozulmuş. Yeni yapılan evler, orayı kötü bir kasaba havasına sokmuş.
Navigasyona uyarak , Oylat Mağarası girişine ulaşıyoruz.
Mağara bütün dağın içine uzanıyor.
Türkiye’ nin 2. büyük mağarası olma özelliği taşıyor.
Hilmiye köyünün 1 km. güneyinde, Oylat kanyonunun bittiği noktada yer alıyor.
Oluşumunu tamamlamış fosil bir mağara olan Oylat Mağarası birbirine bağlı iki kattan oluşmuş ve toplam uzunluğu 665 metre imiş. Başlangıcı ile son noktası arasında 93 metrelik büyük bir yükselti farkı olduğunu ise, yaşayarak öğrendik. Oylat mağarasının içi, İri blok ve dev damlataş şekillerinden -sarkıt ve dikitler ile kaplı.
Mağarayı gezerken, salonları ve katları birbirine bağlayan dar galeri ve geçitlerde rüzgarı hissedebiliyorsunuz.
Karavanı park ettiğimiz yerdeki görüntü inanılmaz etkileyici. Dağların ihtişamı karşısında, kendimizi küçücük hissediyoruz.
Otopark, ana yoldan aşağıda. Oldukça geniş. Oylat mağarasına giriş için adam başı 7,5.- ödüyoruz.
Hava çok soğuk, hemen üzerimize kalın montlarımızı geçiriyoruz. Ne yazık ki hiç bir broşür veya etrafta bilgi verecek kimse yok. Sadece otoparkta gecelemenin yasak olduğunu söylüyorlar.
Mağarayı gezmek üzere, basamaklardan iniyoruz.
Bishop da bizimle dolaşıyor. Önden hızla koşup, dönemeçlerde bizi kaybedince, geriye geliyor. Ben de, 5 ay önce ayağını kırmış biri olarak, inat ve azimle tırmanıyorum merdivenleri.
Burada da Türk olduğumuzu göstermişiz. Mağara duvarlarında, sevgili isimleri yer alıyor.
Biz bir hata yaparak, hem üstümüzde kalın giysiler ile hem de yanımıza su almadan mağaraya girmişiz. Bir süre sonra terlemeye başladık, Merdivenler bazı yerlerde çok dik.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column width=”1/2″][gem_youtube video_id=”RybbAASTA8M”][/vc_column][vc_column width=”1/2″][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]
Nihayet sona ulaşıyoruz. Biraz dinlendikten sonra, bu sefer dönüş yolculuğu başlıyor. Aynı yolu geriye doğru yapıyoruz. Allahtan bu sefer merdiven iniyoruz.
Çıkışta görevliye nerede konaklaya bileceğimizi soruyoruz.
4,5 km. tepedeki Oylat köyünde kalabileceğimizi söylüyor.
Oylata gelip, otoparka yerleşiyoruz. Gecelemek 25.-[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]