ÖZEL CEZAEVLERİ
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
“Vis a Vis” , hapishanede yaşanan olaylara dayalı bir dizi.
Dolandırıcılık suçundan hapse giren bir mahkumun nasıl bir katile dönüştüğünü anlatan çarpıcı bir hikaye.
“Hapishaneler insanı daha kötü yapar, şiddet şiddeti doğurur.”
Fırsat bulduğunuzda mutlaka izleyin derim.
Ama bu dizinin ilgimi çeken yanı, hikayenin geçtiği hapishanenin devlete değil de, özel bir şirkete ait olması.
Amerika’da yüzlerce özel hapishane var. IBM, Motorola, Sodexho, Boeing, Microsoft, Intel, Pierre Cardin, Dell, Hewlett Packard gibi şirketler, özel hapishane işletme girişiminde bulunuyor.
Hapishaneler bilançoları açıklanmayan ama en yüksek kar eden kuruluşlar.
Bu oluşumda her şey küresel sermayenin, bütün ülkelerin hizmet sektörlerini ele geçirebilme düşüncesi ile başladı.
1994 yılında Dünya Ticaret Örgütü bünyesinde “gats anlaşması” oluşturuldu. Anlaşmanın amacı, bütün hizmet sektörlerini ticari hale getirerek, piyasaya açılmalarını ve bunun için altyapılarının hazırlanmasına yönelik bütün engellerin kaldırılması olarak açıklanabilir.
Türkiye de kurucu üye olarak bu anlaşmayı imzaladı.
1997 yılında hapishanelerin özelleştirilmesi kararı alındı. Amerika’da yaşayan cezaevi müfettişi Melda Türker, Dünya bankası kredili bir “özel cezaevi projesi ” önerdi. Fakat anlaşma sağlanamadı.
Özel ceza evine bazı bakanlık yetkilileri ve akademisyenler destek verirken, bazıları da tam olarak denetim sağlanamayacağı için karşı çıktı.
Hapishanelerde kar etmek, hücrelerin insanlarla dolu olmasına bağlı, doluluk oranı mutlaka %90-95 aralığında tutulmalı. Bu yüzden de ceza evlerine düzenli olarak bir mahkum akışı gerekir. Ayrıca kurallara uyulmadığı için mahkumiyet süresinin uzatıldığı da bir gerçek.
Hapishanelerde özel şirketlerin açtığı kurslar da işin düşünülmesi gereken bir diğer tarafı.
Mahkumların düşük bir ücret karşılığı çalışmaları da özel şirketlerin bu işe girişme konusunda iştahını kabartan önemli bir nokta.
Türkiye’de hapishanelerdeki mahkumlar için harcanan paranın 2017 verilerine göre yıllık 6-7 milyarı bulduğu düşünülürse, bu pazar özel sektörü iştahlandırıyor.
Türkiye’ de ise bu iştah tüm vahşeti ile yaşanabilir.
Aynı sağlık sektöründe olduğu gibi, uzun vadede zengin suçluları müşteri, fakir olanları ise köle haline getirecek bu özelleştirme tuzağından bence kaçınmak gerekiyor.