SOĞANLI VADİSİ
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Bugün bir arkadaşımızın tavsiyesi ile daha önce hiç görmediğimiz bir yere gidiyoruz.
SOĞANLI VADİSİ …
Benim dünürüm çok gezer, hemen hemen her yeri bilir. Ayrıca gittiği her yerin özgün yemeklerini tatmaya da özen gösterir. Tamam dedim, burayı bilmiyordur. Çünkü yolu çok sapa. Ama yanıldım, beni çok şaşırttı, buraya da gelmiş. Kulakların çınlasın Nilgün Hanım.
Soğanlı’ ya yaklaştıkça çevre hızla değişmeye başladı, adeta zamanda yolculuk yaparak hızla geriye gidiyorduk.
“Soğanlı 3. yüz yılda yayılmaya baslayan hiristiyanlığın Kapadokya’da ki önemli bir merkezidir. Soğanlı, keşişler, papazlar ve mistik duygulara sahip hiristiyanlar için en uygun yerlerden biridir. bu yüzden binlerce insan kısa sürede buraya yerleşti. Yerleşimi kolay, korunması rahat olan Soğanlı vadisi halkı çok tehlikeli günlerde yakınlarda bulunan Doğanlı ve Derinkuyu yeraltı şehirlerine sığınabiliyorlardı.” ( Ekşi Sözlük )
“Yeşilhisar’ın batısında ve ilçeye 15 km mesafede olan Soğanlı, kaya kiliseleri ve mağaraların bugünkü evler ile iç içe girdiği bir yerleşim yeridir . Ürgüp – Göreme yöresindeki doğal oluşumlarla tarihi yerleşim biçiminin benzerini Soğanlı’da görmek mümkündür. Bu köyün sınırları içerisinde bulunan tarihi kiliseler, peribacaları ve çok sayıda mağara köye yerli yabancı pek çok turist çekmektedir. Buraları eşeğe binerek gezilebilmektedir de. Kadınlarca yapılarak bütün Kapadokya’da satılan Soğanlı bez bebekleri, köyün önemli gelir kaynaklarından biridir.”(Ekşi sözlük)
Eski şehre girişte 10.- ödedik. Buna karşılık elinize Soğanlı’ yı anlatan Kültür ve Turizm Bakanlığınca bastırılan bir broşür veriyorlar. Zamanın durduğu, adeta kendinizi ilk çağlarda hissettiren bu yerde, son derece kibar görevliler karşılıyor sizi.
Broşürde şu şekilde tanımlanıyor Soğanlı.
” Kayseri-Niğde-Nevşehir üçgeninde, tüflerin üzerine kurulu Soğanlı Köyü, Kaya kiliseleri ve mağaraların, bugünkü evler ile iç içe girdiği bir vadi içerisinde yer almaktadır.”
Dolaşmaktan karnımız acıkınca, daha önceden methini duyduğumuz Yaşar ustanın yerine gidiyoruz.
Kendisine, bizi Mustafa Terzi’ nin gönderdiğini söylüyoruz.
Nasıl ağırlayacağını bilemiyor bizi. Arılar masamıza gelmesin diye tabaklarda kahve yakarken, masamızı anında birbirinden lezzetli şeyler ile donatıyor. Bizim asıl yemek istediğimiz ise, fırında pişen menemen.
Nihayet masada…….
Tek kelime ile tadı muhteşemdi.
Çok keyifli bir sohbet eşliğinde, masadaki her şeyi midemize indirdik.
Ayrılırken Yaşar Bey ve ailesi bize hediye ettikleri kavun ve karpuzları karavanımıza yüklediler.
Soğanlı Vadisinden ve yeni edindiğimiz dostumuzdan zor ayrıldık.
Ben bu kadar sessiz, bu kadar renksiz, bu kadar ıssız bir yerde bulunmadım. Burası beni büyüledi. Dolaşırken neredeyse nefes sesi bile çıkartmamaya özen gösterdim.
Buraya ancak saygı duyulur.
Şimdi tekrar, zamanda ileriye günümüze doğru yolculuğa başlama vakti.