GEYİKLİ
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Uzun zamandır kendimize yaşayacağımız bir yer baktığımızı biliyorsunuz.
Bu sefer zaman ayırıp, sadece bu iş için bir yolculuk yapmaya karar verdik.
Kendimize -biraz yolu uzatarak, oraları da görmek amacıyla- Kırklareli üzerinden Çanakkale’ ye inecek ve oradan güneye kadar uzanacak bir rota çizdik.
Dolaşacağımız rota üzerindeki emlakçı adreslerini ve ortalama arazi fiyatlarını notlar alarak hazırlandık.
Aslında istediğimiz çok basit.
Fiyata bağlı olarak minimum 5 dönüm, maksimum 20 dönüm civarında bir yer arıyoruz. Burası yerleşim yerlerinden uzak olsun istiyoruz ama, gerektiğinde uygarlığa da hızlı ulaşmak istiyoruz.
Kendimize bir ev yapmak ve mümkünse bir kaç tane de konuk evi inşa etmek istiyoruz.
Eğer düşlediğimiz yeri yaratabilirsek, kendi yaşam tarzımızın bize para da kazandırabileceğini düşünüyoruz.
Hadi hayırlısı…….
İnanabiliyor musunuz burası bir gözlemeci
Keşan’ a kadar mola vermiyoruz. Yemeği Keşan Burger King de yiyoruz. 56.-
Eceabat yolunda Güneyli tabelasından içeri sapıyoruz. Hiç öyle gözükmemesine rağmen, burası bayağı turistik bir yer olmuş. Her yer pansiyon ve otel dolu. Ama Nisan ayında olduğumuzdan her yer kapalı.
Çok şirin bir emlakçı ama ne yazık ki o da kapalı. Bilgi alamadan yola devam ediyoruz. Güzel bir yer olmasına rağmen, bize uygun değil. Çoktan fazlasıyla dolmuş bile.
Gelibolu’ ya doğru yola devam. Yol kenarlarında satılık ilanları.
Eceabat yolunu gidiş- geliş yaparak genişletiyorlar. Neden gerek duyduklarını bilmiyorum. Her tarafı betonlaştırmak ta üstümüze yok doğrusu. Evet yol lazım ama, her yerin gidiş geliş olmasına da gerek yok.
Nihayet Geyikli’ ye geliyoruz. İlk hedefimiz burası.
Neden burayı düşündüğümüze gelince………
Öncelikle karşısı Bozcaada. Ama burada Bozcaada’ nın uçuk fiyatları ve kalabalığı yok. Ayrıca booking.com dan takip ettiğim kadarı ile kalacak yer de yok.
Nitekim Geyikli’nin içinde bir tane Belediyeye ait bir otel, bir de bizim konaklamak istediğimiz Zeytin Çiçeği Pansiyon var.
Bu pansiyon Şükriye Sezer isimli bir hanımefendinin işlettiği bir aile evi. Anladığım kadarı ile burası aslında kayın validenin eviymiş. Oğlunu evlendirince, üst katı çıkmış, gelini oraya almış. Zaman içinde gelin daha da uyanık çıkmış, yukarıya bir kat daha çıkılması konusunda kocasını ikna ederek, pansiyonculuğa başlamış.
Pansiyonculuk kursuna gitmiş, bu işi düzgün yapabilmek için.
Hatta kursta Ona ” odaları yerleştirince, eşiniz ile birlikte bir gece , bu odalardan birinde yatın. Böylece odanın eksiklerini görme imkanı bulursunuz” demiş.
Bence harika bir öneri. Dışarıdan çok kötü gözükmesine rağmen, odaları tertemizdi. Kahvaltı dahil 135.- ödedik.
Eşyalarımızı odaya bırakıp, hemen emlakçı ile görüşmeye gidiyoruz. Troya Emlak-İlhami Bey.
Ve….. ilk sürpriz ile karşılaşıyoruz.
Yola çıkarken internet üzerinden yaptığım araştırmaya göre, zeytinliklere %5′ i geçmemek üzere, bir bağ evi yapılabildiğini öğrenmiştim.
Zaten bizim de kendimiz için düşündüğümüz ev, tek katlı ve maksimum 200 m2 olmalıydı.
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Yeni yasa ile birlikte bu kaldırılmış.
Seçim sisteminden dolayı, bütün köyler, köy statüsünden çıkarılıp, mahalle adını almışlar.
Emlakçı bizi Odunlu İskelesi tarafına yönlendiriyor.
O bölgede, şu anda imarsız ama, çok yakında imara açılacak bir yerden bahsediyor.
İlhami Bey, bir asker emeklisi ve çok dürüst biri. Genellikle İstanbul’ dan bir yer satın almak üzere gelen İstanbullulara hiç bu konulardan bahsetmeden, hemen bir yerler pazarlamaya kalkışabilirdi.
Gittiğimiz yer 17 dönüm imarsız bir zeytinlik. 350.000 ₺ isteniyor.
Arazinin yeri çok güzel, ama öğrendiklerimizin ışığı altında fiyat bize pahalı geliyor.
Tapu ve kadastro Müdürlüğünün bir uygulamasından, ada-pafta numarası girerek araziyi ve komşu parselleri sorgulayabiliyorsunuz.
İlhami Bey’e ismimizi ve telefon numaralarımızı bırakıyoruz. Yarın yola devam edeceğimizi, ama bu seyahatin dönüş rotasında tekrar uğrayacağımızı söylüyoruz. Eğer o zamana kadar, bizim kriterlerimize uygun bir yer bulursa, bizi aramasını istiyoruz.
O da bizi, bir sonraki durağımız olan, Ayvacık’ ta Mustafa Bey’e yönlendiriyor.
Geyikli de yapacak hiç bir şey yok.
Allah’tan Ata Demirer burada “Eyvah Eyvah ” filmini yapmış. Her yerin adı, ya Ata Demirer ya da Eyvah Eyvah.
Akşam bir şeyler yedikten sonra, bir kahvehaneye oturuyoruz. Survivor eşliğinde kağıt oynayıp, kahvelerimizi yudumluyoruz. Bakalım yarın neler olacak??????