BOZCAADA
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Sabah 07:00 gibi Assos’ tan hareket etmiştik.
09:00 Bozcaada feribotunu yakaladık. Feribota 120 ₺ ödedik. Bu fiyat gidiş-dönüş biletin fiyatı.
Kimsenin adada kalmayacağını varsayıyorlar. Giden nasıl olsa geri dönecek diye düşünüyorlar.
Nereden biliyorsunuz ? Belki ben Haziranda gidip 6 ay sonra döneceğim.
Böyle söylemek bir şey ifade etmiyor. Parayı peşin peşin ödüyorsunuz.
Bozcaada’ ya daha önce de gelmiştik ama ilk defa karavan ile geliyoruz. Kendimize kalacak bir yer bulmak için adayı dolaşmaya başladık. Önce adanın arkasına rüzgar güllerinin oraya gittik.
Sahile inmek için oradan geçemeyince, aralardan kestirme bir yol bulduk. Adanın tam arkasına geçtik.
Ama burası haliyle çok rüzgar alıyor. İlerde yol kenarında nispeten rüzgarsız bir yer buluyoruz.
Yan tarafta, içinde bir çift olan karavan gibi döşenmiş bir minibüs var.Onlar da geceyi burada geçireceklermiş.
Bize çay ikram etmek istiyorlar. Ama biz” daha kahvaltı etmediğimizi, öncelikle bir şeyler yemek istediğimizi”söylüyoruz.
Bunun üzerine, sonradan adlarının Ali ve Elima olduğunu öğrendiğimiz çift bize bir demlik dolusu çay ve yumurtalı ekmek getiriyor ve nedense, biz denize girdiğimizde , veda bile etmeden arabalarına binip oradan ayrılıyor.
Bu davranışa hiç bir anlam veremedik, ve ekmekleri yemeden öncede biraz düşündük doğrusu.
“Kimsenin olmadığı bir yerdeyiz, acaba içinde uyku ilacı gibi bir şey olabilir mi “diye.
Sonra paranoyaklık etmekten vazgeçtik.
Yol kenarında kalmak Bishop ile hiç rahat olmuyor, “yola çıkmasın, başına bir şey gelmesin” diye devamlı gözümüz üzerinde.
Kalacak başka bir yer bakmaya karar veriyoruz. Sonunda gönlümüze göre bir yer buluyoruz.
Sevgilim hemen dalmaya karar veriyor. Vurduğu balıklar akşam için hazırlanıyor. Sahilde ateşimizi yakıyoruz.
Bomboş bir koydayız. Bizden başka hiç kimse yok. Yoldan aşağıda olduğumuz için de hiç bir yerden gözükmüyoruz. Burası bizim özel koyumuz.
Çok enteresan şekilde karaya oturmuş bir gemi var aynı zamanda. Gece olağanüstü güzel. Adeta cennette gibiyiz.
Hayatımızın sonuna kadar, burada yalnız, sadece ikimiz yaşayabileceğimizi konuşuyoruz.
Sabah özel kumsalımızda yüzüyoruz. Sonra duşumuzu alıp, giyinip, adanın içine iniyoruz.
Burada bir arkadaşımızın minik bir oteli var. Dionysos butik otel. Nefis kahvaltı ve yemekler yapıyorlar.
Kahvaltıya oraya gidiyoruz.
Otelde arkadaşlarımızın arkadaşları olan Bülent ve Banu ile tanıştık. Bugün onlarda İstanbul’ a dönecekler.
Bizim de zamanımız doldu. Ne yazık ki biz de artık dönmek zorundayız. Bishop bile yoruldu.
Bozcaada’dan kalkan 12:00 feribotuna biniyoruz.
Dönüyoruz artık……