LEFKOŞA
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Sabah erken kalktık.
Lefkoşa’ya gidiyoruz.
Girne’ den Lefkoşa’ya gidiyoruz. Gitmek için taksiye biniyoruz. 65.- tutuyor.
Lefkoşa sokaklarında dolaşmaya başlıyoruz.
Burada sokaklarda mavi renkli bantlar var. Bu bantları takip ettiğiniz sürece eski eserleri görüyorsunuz. Muhteşem bir uygulama. Bantlar sizi görmek gezmek istediğiniz yerlere götürüyor.
İstanbul’dan gelip Kıbrıs’a yerleşen birine karikatürlerimizi yaptırıyoruz. 20.- ödüyoruz, bana bir yüzük hediye ediyor.
Biraz ilerleyince ilginç bir yere geliyoruz.
Samanbahçe Evleri.
Samanbahçe evleri, Kıbrıs’ ta gerçekleştirilmiş Osmanlı eseri ilk sosyal konut projesiymiş. 1900′ lü yılların başlarında başlatılan proje, 3 etapta tamamlanmış ve 72 konuttan oluşuyormuş.
Bu çatı örgüsünün Kıbrıs’a özgü olduğunu anlatıyorlar. Bayıldım. Her yer pırıl pırıldı. Yürümeye devam ediyoruz.
Saray Otelinin roof una çıkıyoruz. Buradan Rum kesimini rahatlıkla görebileceğimizi söylüyorlar.
İleride gözüken yüksek binaların olduğu yer Rum kesimi bölgesi. Doğrusu ben tam aksini düşünüyordum. Rum tarafını daha yeşil, daha özgün binaların olduğu bir yer olarak düşünmüştüm.
Buradan Rum kesimine geçemiyorsunuz. Yunanistan üzerinden gelmek gerekiyormuş.
1974 öncesi adalılar ve adada doğanların Rum kesimine geçişinin serbest olduğunu öğreniyoruz.
Bir zamanlar kumar oynanan, şimdi ise otel olarak restore edilen yere bakıyoruz.
Barbarlık Müzesi’ni ise ne yazık ki kapandığı için gezemiyoruz. Saat 15.35 olduğu için, 5 dakika farkla kaçırıyoruz. Belediye ile olan sorunlar yüzünden, müzelerin erken kapandığını söylüyorlar. Türk ve Rum kesimi arasındaki sınır hattına geliyoruz. İki bölgeyi sadece dikenli bir tel ayırıyor. Bazı yerlerde bu ayrım daha da ilginç hale geliyor.
Mesela, aşağıdaki binanın kendisi Rum kesiminde olmasına rağmen, bir penceresi Türk kesiminde kalmış. Satın alınıp restore edilse, içinde nasıl bir yaşam sürdürülür kim bilir?
Sınır bölgesi boyunca yürümeye devam ediyoruz. Bu bölgenin Türk tarafı neredeyse boş. Evler çok harap durumda. Ancak maddi durumu yeterli olmayanlar oturuyor.
Karşıda görülen tel örgülerin arkasındaki bölüm, Birleşmiş Milletler binası. Neredeyse şehir burada iç içe geçmiş durumda. Artık yorulduk.
Yemek yemek ve kahve içmek dışında hiç oturmadık. Neredeyse sabahtan beri yürüyoruz.
Otele dönmenin vakti geldi bence.
Yarın da Magosa’ ya gideceğiz…….