Bir kaç gündür Ayvalık’ taydık ki, haber geldi.
Aplikasyoncular ve Haritacılar gelecek.
Demek ki Kozak’ a gitmemiz gerek.
Bir benzinciye gidip, karavanın temizliğini yaptık. Temiz sularımızı ve içme suyumuzu doldurduk, yolda da tuvaletimizi döküp temizledik.
Ve bu sefer gidip uzun süre kalmak üzere arazimize yerleştik.
Bundan sonrası tam bir koşuşturmaca olmaya başladı.
Buradaki köylülerin tavsiyesi ve yardımları ile, aplikasyoncular gelmeden önce, temizlenmesi maksadı ile, tarlalar arasındaki sınırı belirleyen çalı çırpının yakılması işlemleri başladı.
Arkasından aplikasyonun çıkarılması için sınırları belirlemek amacı ile, gereken noktaları işaretleyecek kişiler geldi. Belediye eskiden bu işi kendi elemanlarına yaptırmasına rağmen, artık resmi anlaşmalı aplikasyon büroları yapıyor.
Arazinin sınırlarındaki köşeler belirlendi, kazıklar çakıldı, bu kazıklar arasına ipler gerildi.
Tüm bu işlemler olurken, sevgilim çok akıllıca bir iş yaparak, arazimize sınırı olan tarla sahiplerini de davet etti. Böylece daha sonra oluşması muhtemel sınır kavgalarının önüne geçmiş olduk. Çünkü bazı yerlerde resmi sınırımızın yan tarlaların içlerine kadar girdiğini görmüş olduk. Büronun adamları yerleri kesin olarak işaretledikleri, biz de hemen oralara beyaza boyalı kazıkları diktiğimiz için, kimse itiraz etmedi. ( Bu arada onlar gelmeden önce, sizin bu kazıklardan edinmeniz gerekiyor. Biz ayrıca beyaz sprey boya da almıştık.)
Sevgilim işini sağlama bağlamak için tüm sınırı ve kazıkları fotoğrafladı.
Arkasından sıra haritacılara geldi. Arazinin tüm detayının çıkarılması için gerekli bu haritalar.
Her bir eğim, her bir ağaç bu haritalarda belirleniyor. Haritalar için 3500.- ödeyeceğiz.
Tüm işlemler bitti. Şimdi sonuçları bekleyeceğiz. Bu sonuçlar ile de İmar müdürlüğüne başvuracağız çünkü.
Her şey yolunda gidiyor görünüyor. Keyfimiz yerinde , burada olmaktan çok mutluyuz.
Karavanın bulunduğu noktadan baktığım zaman, beni endişelendiren bir durum var yalnız.
Sol taraftaki arazinin, tam bizim sınıra yapışık yerinde bir dam var. Hatta yapılan ölçümlerde bizim sınırın bu damın ortasından geçtiğini gördük.
Bir sabah sevgilime bu durumun beni çok rahatsız ettiğinden bahsettim. Biz burada yaşamaya başlayınca, bu dama konulan hayvanların tüm kokusu bize gelecekti. Acaba sahibi ile oturup konuşsak, masraflarını bizim karşılamamız şartıyla, bu damı arazisinin öbür ucuna taşıyabilir miydi?
Ertesi günün büyük bir sürprize gebe olduğunu bilmiyorduk bu konuşmaları yaparken.
Hayat gerçekten çok ilginç.
Sabah kahvaltımızı yaparken, akşam hakkında görüştüğümüz, yandaki tarlanın sahibinin günaydın diyerek yanımıza geldiğini gördük. Bize bu tarlayı yatırım amacı ile aldığını, kendisinin buralı olmadığını, ama istersek bize satabileceğini söyledi. Eğer şimdi paramız yoksa, hazır sınırları çevirirken, burayı da çevirmemizi, paramız olunca devir yapabileceğini söyledi.
Çok şaşırmıştık, sevgilimle birbirimize bakakaldık.
İkimiz de aynı şeyleri düşünüyorduk sanırım. Sonradan satın almak şartıyla, şimdi burayı sınırlarımız içine katmak, etrafını çevirmek bize göre değildi. Fiyat olarak ne düşündüğünü sorduk. Söylediği rakam üzerinden pazarlık yaparken bulduk kendimizi. 15 dakika sonra, ertesi gün tapuya gitmek üzere anlaşmıştık bile.
Burası 11 dönüm bir yerdi, araları seyreltilmiş olsa da fıstık çamları dikili bir araziydi.
Tapu ve diğer işlemleri bir kaç gün içinde hallettikten sonra, iki arazi arasını temizlemeye başladık. Bu arada yeni arazi için, tekrar aplikasyon ve haritacılar gelecek. Onları beklerken, yeni arazinin bizimki ile arasını düzenliyoruz.
Bu arada biz 5-10 dönüm bir yer ararken toplam 38 dönüm arazimiz oldu.
Biz 2 yıldır dolaşıp kendimize yaşayacak bir yer arıyorduk. Şimdi anladım nedenini.
Burası bizim kaderimizmiş. Kozak bizi çağırıyormuş.