ALACASU KOYU

Antalya Konyaaltı Plajlarında yol kenarına park etmiş durumdayız.

Gece sahilde biraz yürüyüş yaptık. Anladığım kadarı ile Antalya, kadınlar için son derece güvenli bir yer. Sokaklarda tek başına bir yığın kadın gördük.

Sabah denize girdik, deniz çok güzeldi. Sonra biraz temizlik yaptık.

Karavan çok çabuk dağılan, fakat çok hızlı toplanan bir mekan.

Bu arada Antalya Kadınlar Plajında, çalışanların bile kadın olduğunu gördük!!!!

Pırasa pişirdim. Öğlende bulunduğumuz yerden ayrılıyoruz.

Yolda Büyük Çaltıcak diye bir levha görüyoruz. Bir mesire yeri ama kapalı ne yazık ki. Biraz ileride ise Küçük Çaltıcak var. Ne yazık ki burası da geceleri kapanıyormuş.

Kemer tarafına doğru yola devam ediyoruz. Yol kenarında bir tesis var. Su tankını doldurmak için duruyoruz. Çok tatlı, su musluklarının oraya bir fil maketi koymuşlar. Arabanın dışını da temizliyoruz.

Göynük sapağından giriyoruz.

Kalacak hiç bir yer yok. Oteller her yeri kapatmış.

Saat 14.10 Kemer’ deyiz. Yol kenarına park edip, yemek yiyoruz.

Denize girilecek sadece bir tane halk plajı olduğunu görüyoruz. Her yer oteller…….
Kemer’e girişte sol taraftan devam ederek Kındılçeşme denilen bir yere geliyoruz.

Ne yazık ki buradan da çok hoşlanmadık.

Yola devam…..
16.30 da Antalya yönünden gelirken, 2. Çamyuva  girişinden girerek, balıkçı barınağının orada, Alacasu Koyuna ulaşıyoruz.

 

Burası tam istediğimiz yer. Etrafta hiç bir şey yok neredeyse. Hemen yerleşiyoruz.  Etrafta ördekler ve sabit bir karavan var. İçinde yaşayan kişi, Kemer Gözcü gazetesinden Ahmet Bey.
Tanışıp, sohbet ediyoruz. Ertesi sabah Tekirova pazarına gideceğini söylüyor, istersek bizi de götürecek, sevinerek kabul ediyoruz.

Karavana döndüğümüzde bizi bir sürpriz bekliyor. O kadar sakin olan koy, felaket bir yer haline dönüşmüş.

Bangır bangır müzik çalan 2 tane gezi teknesi koya demirlemiş. Kara da aynı şekilde arabaların istilasına uğramış.

Gerçekten anlayamıyorum, insan doğada ve denizde neden oyun havaları dinlemek ister?

Üstelik başkalarının rahatsız olabileceğini hiç düşünmeden. Denize girmekten vazgeçip, tepelere yürüyüş yapmaya karar veriyoruz.

Akşamüzeri hava serinliyor. Çevredeki bir köpek bizden ayrılmıyor.
Tekneler gittikten sonra, gece koy muhteşem. Sabah 05.00 de kalkıp denize giriyoruz. Başka karavanlar da gelmiş.
Toparlanıp yola çıkmaya karar veriyoruz.
Süpriz………Karavan çalışmıyor, aküler boşalmış. Diğer karavancı arkadaşların yardımı ile

( bunlardan biri Gezenbilir/ Hüseyin Çakıcı. Bu vesile ile tekrar teşekkürler) arabayı çalıştırıyoruz. Rölede problem varmış.

Yola çıkıyoruz, nihayet.

Benzincide kullanma suyu doldurup, gri suyumuzu boşaltıyoruz. Yakıtta alıyoruz. Çay bedava bu PO istasyonunda. Çok güler yüzlüler.

Kemer Sanayiye giriyoruz. Aküye ve röleye baktırıyoruz. Yola devam. Yolda ağaçlardan nar topluyoruz.
Hahahahaaa… Şaka gibi . Her taraf nar dolu. Yollarda çürümeye terk edilmiş nar dağları var. Ama Kumluca Şok Markette nar satılıyor.
Kumluca Çay bahçesinin önüne park edip yemek yedik.
Sahil bomboş ve açık deniz. Burada kalmayıp yola devam ediyoruz. Papaz Koyunu deneyeceğiz.
İlginç, koyun girişini kapatmışlar. Sadece günü birlik piknikçilere açık.

Kumluca Belediyesi, karavancılara koylarda kalmayı yasaklamış.Yol üzerinde bir kamping ve kazıklar üzerinde yerleştirilmiş yazlık evler var.

Resmen sahile yapılmışlar, ne kadar yasal acaba? Yola devam.

Bakalım nereden hoşlanacağız?

E-bültene Abone Ol Merak etmeyin. Spam yapmayacağız.

Yazar

Gönül Gökalp

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Hızlı yorum için giriş yapın.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Başka Yazı Yok

Kayıt Ol

VEYA

Zaten üye misiniz? Giriş Yap

Giriş Yap

VEYA

Henüz üyeliğiniz yok mu? Kayıt Ol

close

Bültene Kayıt Ol

About Us

Lorem Ipsum is simply dummy text of the printing and typesetting industry. Lorem Ipsum has been the industry’s standard dummy text ever since the 1500s, when an unknown printer took a galley of type and scrambled it to make a type specimen book.

It has survived not only five centuries, but also the leap into electronic typesetting, remaining essentially unchanged.