KAŞ
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Kaş Camping’ den ayrıldık ama Kaş’ tan ayrılmak istemiyoruz.
Yol kenarında ” Belediye Halk Plajı” levhasını gördük.
Yolun diğer tarafına bir karavan daha geliyor. İçinde orta yaş üzeri bir beyefendi var. Eşini kaybetmiş.
Mart ayında evinden çıkmış, hala geziyor.Bu arada çok dikkatimi çekti. Eşini kaybetmiş veya eşinden ayrılmış, yalnız yaşayan erkekler genelde karavanda yaşamayı tercih ediyor. Ama hiç tek başına seyahat eden bir kadın görmedim şu ana kadar. Belki vardır da, ben karşılaşmadım.
Gerçi bu ülkede, ne yazık ki bu işler çok zor.
Biz iyi niyet- barış elçisi olarak gelinlikle dünyayı dolaşan birini bile tecavüz edip, öldürmüş bir milletiz.
Akşam üzeri keyfinin yerini de hiç bir şey tutmuyor. İyi ki buraya gelmişiz. Günler çok keyifli geçiyor.
Yemekler yapıyoruz, kitap okuyoruz, denize giriyoruz, sohbet ediyoruz.
Bir gün sahilde, Kaş’ta halıcılık yapan Cengiz Bey ve arkadaşı John ile tanışıyoruz. Kendilerine kahve ikram ediyoruz. John bisikletçi imiş. İngiliz. 30 yıldır Türkiye’ ye geliyormuş.
Bizi Kaş’ ta ki dükkanına davet ediyor, Cengiz Bey. Mağazanın üst katında oturuyormuş.
Ertesi gün başıma bir kaza geldi.Haşlamış olduğum karnabaharı, servis kabı ile koltuğun üzerine koymuştum. Ayağım kaydı ve ne yazık ki çok sıcak olan karnabaharın üzerine oturdum.
Yolun karşısında bulunan kafedekiler aloa veralı kremler verdiler, biraz acısını aldı.
Kaş’a indiğimizde Silverdin adlı ilacı almamız gerekiyor. Yanıklar için harika bir ilaç. Nasıl oldu da yanımıza almamışız?
Akşam üzeri Kaş’ a gitmek üzere yola çıkıyoruz, yürümek 40 dk. sürüyor. Ama nasıl geçtiğini anlamıyoruz.
Eczaneye uğradıktan sonra, gelmişken bir kahve içmek için Cengiz Bey ve John’ a da uğramak istiyoruz.
Ev tepede, manzara çok güzel.
Kahve eşliğinde güzel sohbetler ile zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz.
Akşam yemeğini Kaş’ ta yiyerek, 40 dakikalık dönüş yürüyüşüne başlıyoruz.