ŞAŞIRTAN BİR DOĞUM GÜNÜ

Bu yıl 10. yaşına basacak olan bir yeğenimiz var.

Annesi O’na, özel bir doğum günü yapmak istedi. Şimdiye kadar yapılanların dışında, arkadaşları ile farklı bir mekanda buluşmasını istedi.

Seçtiği yer bir Sinema Salonu…

Bir sinema ile anlaşılacak, tüm arkadaşları aileleri ile sinemaya gidecek, biz de, kızımızı film başladıktan sonra-geç kalmış şeklinde davranarak- karanlıkta salona sokacağız. Filmin belli bir yerinde tüm ışıklar birden yanacak, balonlar ve konfetiler atılarak, “iyi ki doğdun Alara” şarkısı söylenecek.

Sinema salonu ile ilk görüşmeye beraber gittik.

Ben, Türkiye sinema sektörüne Amerikan şirketleri girmeden önce, yıllarca, sinemalar için, oynayacakları filmlerin programlamasını yaptım. Bu yüzden sinemaların işleyiş düzenlerini iyi bilirim, daha doğrusu bilirdim. Sistem artık çok değişmiş. Bizim zamanımızda sinemalar arasında film bobinleri dolaşırdı. Şimdi tüm filmler otomatik olarak makinalara kaydediliyor. Böylelikle vizyondan kalkmış bir film bile tekrardan oynatılabiliyor muş.

Ege Perla AVM’ deki sinema salonunun işletmesini yapan hanımefendi işini çok iyi bilen ve inanılmaz yardımcı olmaya çalışan biri. Fikri duyunca çok ilgilendi. Normalde sinema bilet fiyatları oldukça yüksek ama hanımefendi bize daha önce oynamış bir film seçersek fiyatın 8.- kadar düşeceğini söyledi. 40 çocuk için 320.- ya anlaştık.

Sinema perdesine yazı yazdırmak ise oldukça pahalı bir işlemmiş. Genelde insanlar “evlenme teklifi” için bu yola baş vuruyorlarmış, fiyatı 500.- civarında.

Ne yazık ki salonda pasta kesilmesi seremonisi biraz sorun oldu- çünkü çocuklar pastaları her tarafa atabilirler-. Pasta yerine patlamış mısır ve meyve suyu verilmesi kararlaştırıldı.

Olayın tamamen sürpriz olması için de doğum gününden 1 gün öncesi, tarih olarak kararlaştırıldı.

Eşimin ayağı kırıldığı için, ne yazık ki biz bu hazırlıkların hiç bir aşamasında yardımcı olamadık. Doğum gününe yetişmek için İzmir’e giderken de biliyorsunuz karavanın lastikleri patladı.

Biz Alara’yı sinemaya götürmek için evlerine ulaştığımızda, doğum günü davetiyeleri çoktan arkadaşlarına ulaşmıştı bile.

Annesi, gelecek çocuklara verilmek üzere, harika paketler de hazırlamıştı.

• 

• 

Ne yazık ki ben kız çocuklarına bir şey almak konusunda hiç iyi değilim, bu konuda yardımıma gelinim yetişti. Doğru bir seçim yaptığı da Alara’nın aldığımız hediyeyi hemen kullanmak istemesinden belli oldu.

Davetiyede belirtilen saatten 20 dakika daha geç olarak salona girmek üzere, giyinip evden çıktık.

Sinema salonuna karanlıkta girdiğimizde “Süper Ayı” filmi oynuyordu. Karanlık olduğu için Alara hiç bir şey fark etmedi.

• 

• 

Allah’tan sinema fuayesindeki, film afişi yerinde olan kendi resmini de görmedi.

Tam kendimizi filme kaptırmıştık ki birden bire ışıklar yandı, balonlar havaya uçtu, konfetiler patladı, herkes bir ağızdan ” İyi ki doğdun Alara” şarkısını söylemeye başladı. Şaşkınlıkla ayağa fırladığında ise, elinde patlamış mısırdan pastası ile annesini gördü.

Suratındaki ifade gerçekten görülmeye değerdi.

• 

• 

• 

• 

Sonrası ise tam bir curcuna oldu. Çocuk sesleri, açılan paketler, koşturanlar.

• 

• 

• 

• 

Nihayet çocuklar biraz yatıştığında, filmin devamını izlemek istediler. Aileler de sohbet etmek için fuayeye çıktılar, biz de Hayal Kahvesi’nde bir kahve içmeye hak kazandığımıza karar verdik.

Ellerine sağlık Ece, hem kızına hem de bizlere böyle bir gün yaşattığın için.